SAĞLIK

Önümüzdeki 40 Yıl Gıda Ulaşımı Zorlaşacak

Barilla şirketi tarafından yayınlanan Gıda Sürdürülebilirliği Raporu’na göre, her yıl Filipinler büyüklüğünde tarım alanı kaybediliyor, önümüzdeki 40 yılda gıdaya erişim daha da zorlaşacak.


Paris İklim Anlaşması’nın birinci yıl dönümünde yayınlanan Gıda Sürdürülebilirliği Raporu’na göre, önümüzdeki 40 yıl içinde açlık riski ile karşıyayız.

Filipinler büyüklüğündeki arazi kaybediliyor

Gezegenin sürdürülebilirliği, tarım ve gıdaya erişim konusunda geleceğimizi tehdit eden unsurların detaylıca yer aldığı rapora göre, dünyadaki arazilerin yaklaşık %40’ı tarım ve hayvancılık ile ilgili faaliyetlerde kullanılırken; toplamda 4,4 milyar hektarlık tarıma elverişli arazi bulunuyor. Son 40 yılda tarıma elverişli arazilerin %30’unun verimsiz hale geldiği belirtilen raporda, Sahra Altı Afrika, Güney Amerika, Güneydoğu Asya ve Kuzey Avrupa’nın birçok bölgesinde toprak kalitesine bağlı olarak ekilebilen alanlar hızla etkilenmeye devam ediyor. Dünya her gün Berlin, her yıl Filipinler büyüklüğünde tarım alanı kaybediyor.

Yaşam tarzı değişiklikleri gıda talebini artırıyor

Gıda, gıda sürdürülebilirliği konularındaki küresel gündemlerin analizi ile gıdaya bağlı karmaşık konular hakkında farkındalık yaratmak için hazırlanan rapora göre, yeryüzü arazilerinin %25’i ciddi hasar görmüş durumda ve son 150 yılda gezegenin üst yüzeyinin yarısı kaybedildi.

Yaşam tarzındaki değişimlerin gıda talebini artırdığına dikkat çeken uzmanlara göre, bu artış 2050 yılına gelindiğinde 2009 yılına kıyasla %70 daha fazla olacak.

Açlık ve kötü beslenme

Raporda dünya nüfusunun 2050 yılında 10 milyara ulaşmasının beklendiği, gıdaya erişim için bugünden daha fazla yeni arazi arayışı olacağına dikkat çekilirken; bu arayışın ormansızlaşmayı ve üretim yerlerinin değişmesini beraberinde getireceği belirtildi. 1990 yılından bugüne 129 milyon hektarlık orman alanı (Güney Afrika büyüklüğünde) yok edilirken, bu durumun %80’i gıda üretiminden kaynaklandı.

Bağışçı ve fon sağlayıcılar tarıma yeniden ilgi göstermeye başlamış olsalar da, dünyada yaklaşık 800 milyon insanın açlık çektiğini belirten FoodTank Kurucusu ve Başkanı Danielle Nierenberg, “Bir tarafta açlık, diğer tarafta ise, yakın gelecekte çözümü mümkün görünmeyen kötü beslenme nedeni ile her yıl 36 milyon insan hayatını kaybediyor. Toprak kaybı ve aşınması dünya genelinde gıda sistemimizi etkileyen en büyük etkenlerden biri. Sürdürülebilir tarım sadece bir seçenek değil, açlık, yoksulluk ve gıda israfı ile savaşabilmek için bir gereklilik. Hastalıklara, kuraklığa, sellere ve iklim değişikliğinin sonucunda artış gösterecek diğer tüm felaketlere dayanacak mahsuller yetiştirmek için geleneksel tarım uygulamalarını yeniden keşfetmek gerekiyor” dedi.

Üretimin %40’ı sofraya ulaşmıyor

Her 3 ayda bir yenilenecek olan Gıda Sürdürülebilirliği Raporu’nda küresel gıda sisteminin sürdürülebilirliği için acilen atılması gereken adımlara da yer verildi. Tüketimin durdurulmasına yardımcı olabilecek verimli bir döngü için üç eylem önerisinde bulunan raporda, gıda üretiminin %40’ının sofralara ulaşmadığı belirtilerek, öncelikle gıda israfının azaltılmasına dikkat çekildi.

Tarıma elverişli arazilerin mutlak surette gıda üretiminde kullanılması gerektiği vurgulanan raporda, buna rağmen 2020 yılına kadar 40 milyon hektarlık alanın biyoyakıt üretimi amacıyla dönüştürüleceğine yer verildi.

“Gıda tercihlerimiz değişmeli”

Üretimi için daha az toprağa ihtiyaç duyan gıdaların tercih edilmesi gerektiğine dikkat çekilerek, tarıma elverişli arazilerin %80’inin hayvan yemi yetiştirilmek için kullanıldığı belirtilen raporda, uzmanlar, “Tüketilen et, aldığımız kalorilerin sadece %17’sini bize sağlıyor. Beslenme seçimlerimiz çevreye eskisinden daha fazla etki etmeye başladı ve gezegenimizi gerçekten korumak istiyorsak bu konuda harekete geçmemiz gerekiyor” yorumunda bulundu.

Raporda görüşlerine yer verilen BM Gıda Hakkı Özel Raportörü Hilal Elver, BM’nin yıllarca savaşa maruz kalmış ve günümüzde kalıcı kuraklıkla karşı karşıya olan, özellikle de dört ülkeyi etkileyen yıkıcı gıda krizi hakkındaki uyarısına yoğunlaşıldığını söyledi. Elver, şunları kaydetti:

“Silahlı çatışma ile birleşen ekonomik kriz, yüksek gıda fiyatları, yetersiz tarım üretimi ve bazı durumlarda kuraklığın etkileri ile iklim değişikliğinden kaynaklı zorlayıcı hava koşulları Yemen, Güney Sudan, Nijerya, Somali gibi birkaç ülkede milyonlarca insanın aç kalmasına neden oldu. Sivil toplum kuruluşlarının sağladığı gıda ve suyu kasıtlı olarak engellemek insanlığa karşı bir suçtur, ancak cezasız kalmaktadır. BM sözleşmesinde yer alan uluslararası topluluğu koruma sorumluluğunun hatırlatılması için, yasal olarak bağlayıcı nitelikte küresel bir anlaşmaya ihtiyacımız var. Ne yazık ki, açlık ve kıtlığın nasıl ortadan kaldırılacağı ve önemli insani durumlar kapsamında gıda hakkının nasıl korunacağı, 21. yüzyılda aciliyetini koruyan konulardır. Bu uluslararası toplumun en kısa sürede müdahalesini gerektiren kritik bir konudur.”

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir